Anti-Aging Kozmetikler: Şehir Efsanesi mi, Gerçek mi?

01/04/2017

Bu yazımda sizinle "anti-aging" kozmetiklerle ilgili bazı şehir efsaneleri ve gerçeklere ait bilgilerimi paylaşmak istiyorum. Kozmetik üreticilerinin en çok para kazandıkları ürün ailesi "anti-aging" (Kırışıklık karşıtı), yani yaşlanmanın etkilerini durduran veya yavaşlatan özelliği olduğu varsayılan ürünleridir.

Sebebi ise son derece basittir: normal ürünlere göre çok daha yüksek fiyatlarla satılırlar. Anti-aging ürünlerden küçük mucizeler bekleyebilirsiniz fakat gerçekten bu ürünler konvansiyonel kozmetiklerden gerçekten çok daha iyi oldukları için mi bu kadar pahalıdırlar?

Potansiyel etkinlikleri hakkında gerçekçi bir fikir edinmek için bence öncelikle cildin yaşlanma nedenleri ve sürecine yakından bakmak gerekir.

Cildin yaşlanması öncelikle son derce karmaşık biyolojik bir süreçtir. Hepimiz yaşlanırız ve cildimiz de bizimle birlikte bundan nasibini alır. Fakat yaşlanma şekil ve süreçleri kişiden kişiye değişiklik gösterir. Yani yaşlanmak kişisel bir konudur kimsenin yaşlanması kimseninkine eş değildir. 

Yaşlanmanın etkileri farklı kökenlere dayanır ve biz bu faktörlerle oynayarak genç görüntümüzün süresini uzatabiliriz. Cilt yaşlanmasının en önemli 3 faktörü: Genetik, yaşam tarzı ve güneştir.

Genler: Aynı yumurta ikizlerini bu konunun dışında bırakırsak her bir insanın diğerlerinden farklı genetik bir kodu vardır. Öncelikle şu bilinmelidir ki bilim insanları gen yongaları üzerine çok derin çalışmalar yapmalarına rağmen henüz yaşlanma sürecine dair tam olarak hangi genlerin rol oynadığını bilmemektedirler. Şunu kabul etmeliyiz ki genç görünmek açısından bazı "şanslı" kişilerin gen haritaları bazılarınınkinden çok daha elverişlidir. Bu şansın bilimsel sırrı ve seleksiyonu maalesef henüz dekode edilemedi.

Yaşam tarzı: Biz genler üzerinde hiçbir kontrole sahip olmayabiliriz belki ama bedenimizin kullanım gücü bizim elimizde. Sağlıklı bir yaşam tarzı bizim sadece sağlıklı kalmamız ve hastalıklara daha zor yakalanmamızda değil, aynı zamanda cildimizin de daha geç yaşlanmasında önemli bir rol oynayacaktır. Aslında yaşam her birimiz için ona hangi anlamı ve değeri yüklediğimizle alakalıdır. Moralimizi yüksek tutmak, doğayla temas hailinde olmak, nefes egzersizleri ile doğal yaşam enerjimizi sabit tutmak, alkol ve sigaradan uzak durmak, doğal gıdalar tüketmek bedenimizin (dolayısıyla da zihnimizin) yaşını genç tutacaktır.

Güneş ise aydığı yaşamsal enerji ve metabolizmamıza yararının yanı sıra maalesef cilt yaşlanmasının en büyük üreticilerinden biridir. Özellikle normalden hızlı yaşlanmanın en önemli aktörüdür.

Çok sayıda biyolog, fizikçi, kimyager ve doktor cilt yaşlanması ile ilgili sır perdesini arayabilmek için birlikte hummalı bir şekilde çalışmaktadırlar. Avrupa Birliği'nde "Cellage" isimli bir araştırma projesinde cilt yaşlanması biyokimyasal süreçler açısından araştırıldı ve gelinen noktada şu tespitler yapılmış oldu: yaşlanan hücrelerin içindeki oksidasyon daha çoğalmakta, enzimatik aktiviteleri farklılaşmakta ve DNA açısından daha güçlü bir parçalanma oluşmaktadır.

Bu etkileyici keşifler rağmen biz hala yaşlanma sürecinin "nasıl" ve "neden" karşılıkları hakkında çok az şey biliyoruz. Bu sürece etki eden faktörlerin etkileri nasıl düzenlenebilir tam olarak bilmiyoruz. Menopozun hormonal değişikliklerinin ciltteki etkileşimleri nasıl meydana gelebiliyor?

Dilerseniz şimdi anti-aging fonksiyonlu kozmetik ürünlere geri dönelim.

"Anti-aging" ürünlerin normal kozmetik ürünlerden tamamen farklı olduğu gerçek değildir. Kırışıklık karşıtı ürünler diye de adlandırılan bu ürünler diğer konvansiyonel kremlerle aynı ham maddelerden oluşurlar ve aynı kontrol ve kalite standartlarında yaratılırlar. Aslında rahatlıkla söyleyebilirim ki tüm "kaliteli" kozmetik ürünler aynı zamanda "anti-aging" özelliği taşırlar çünkü cildi pürüzsüzleştirerek, gerekerek ve yumuşatarak kırışıklıkları ve derinliklerini azaltırlar.

Bu konuyu biraz daha ileri taşırsak, tüm kozmetik ürünler derinin epidermis ve çok azı dermis katmanına ulaştıklarından cildin yapısal özelliklerini kalıcı olarak değiştiremezler. Lakin yeni bir buluş olan, aslında yaşam enerjimizin kaynağı Tera Bio enerjisi ile yüklü tüm kozmetikler hipodermis katmanına kadar erişebileceklerinden ciltte yapısal iyileştirmeler yapabilen ürünler haline gelebilmektedirler. 35 THz dalga boyuna sahip Tera Bio Dalgasının enerjisi derimizin derinlerine kadar ulaşacak, hücre ve bezlerin sağlıksız titreşimde olanlarını rezonans kuvveti sayesinde sağlıklı titreşimlere getirecek, onları canlandıracak ve yenileyecek yani gerçek anlamda "Anti-aging" etki sağlayacaktır. Kan dolaşımımızın daha da verimli çalışmasını sağlayarak hücre beslenmesini daha kaliteli hale getirerek metabolizmamızı güçlendirecektir.

Şimdilik sadece özel bir enzim ve Hindistan cevizi yağı ile birleştirilebilen bu dalga sayesinde çok daha uzun süreler genç gözükmek, saçlarımızın beyazlama süresini uzatmak ve dökülmelerinin önüne geçmek de mümkün olabilecek.

Bitki özleri de stimülasyon, rejenerasyon, nemlendirme, tonus sağlama ve kırışıklık karşıtı etkiye sahip doğanın mucizelerindendir. Bu ekstreleri gerçek anlamda içeren kozmetik ürünlerin de diğer anti-aging ürünlere göre etkisi daha yüksektir. Örnek olarak:

Bambu özü: Ciltteki bağ dokusu için gerekli hiyalüronik asidi sağlar.

Soya ekstresi: Hücre yenilenmesini teşvik eder.

Gingko ekstresi: Hücrelerinin oksijenlenmesini arttırır ve kollajen üretimini aktive eder.

Hint mür (Commiphora Mukul Reçine) özü: Önemli hücresel fonksiyonları arttırır.

Elma çekirdeği özü: Kollajen liflerinin ağını güçlendirerek kırışıklıkları azaltır.

Deniz Algi (yosunu) özleri: Spirulina adlı mikro alg mavi-yeşil özü ile derinin kendini rejenerasyonunu, dolayısıyla daha sıkı bir cildi teşvik eder.

Nar tohumları (Punica Granatum Seed) ekstresi: Derinin rejenerasyonunu sağlayarak sıkılığını destekler.

Guava (Psidium Guajava) ekstresi: Cilt sıkılaştırıcı ve nemlendirici etkisi vardır.

Armut çekirdeği (Pyrus Communis) ekstresi: Cilt dokusunu güzelleştirir. Bu özütün içinde aynı zamanda ursolik asit, flavonoidler ve fitosteroller gibi önemli bileşenler de vardır.

Yeşil çay (Camellia Sinensis Leaf) ekstresi: Doğal yararları çok geniş olan polifenoller bakımından zengin bir özüttür.

Samphira (Deniz rezenesi) ekstresi: Hücre yenilenmesini uyarır ve epidermisi güçlendirir.

Rooibos Çayı (Aspalathus Linearis) özü: Yüksek polifenol içeriği ile iyi bir antioksidan etkisi vardır.

Paniculata Andrographis bitkisi özütü: Antioksidan ve antienflamatuar özelliklere sahiptir. Hint ve Çin tıplarında çok iyi tanınan bu bitkiye Hint ekinezyası da denir.

Kendinize iyi davranın.