Beden ile Zihni Dengelemek
Beden gözle görünen ruhtur ve ruh gözle görülmeyen bedendir.
Yarın hiçbir zaman olmadı. Hiç olmadı. Bu sadece aptalca bir
erteleme stratejisi. Olanlar hep bugün olur. Doğru bir eğitim sistemi herkese şimdi
burada yaşamayı, cenneti bu dünyada yaratmayı öğretir. Bırakın ölüm gelsin seni
dans ederken, eğlenirken ve severken bulsun.
İnsan bir makine değildir. İnsan organik bir bütündür ve sadece hasta parçasının iyileştirilmesi yetmez. Hasta parça tüm organizmanın zor durumda olduğuna dair bir göstergedir. Hasta parça göze batar çünkü en zayıf nokta odur.
Doğa bedeninin senden daha zeki olduğunu biliyor. Çünkü bedendeki tüm önemli şeyler sana değil ona verildi. Örneğin nefes almak, kalp atışı, kan dolaşımı, yemeklerin sindirilmesi... Bunlar sana bırakılmıyor, öyle olsaydı çoktan başın derde girmişti. Nefes almak senin kontrolünde olsaydı çoktan ölmüştün.
Aklın ve bedenin iki ayrı şey değildir. Fizyolojik ve psikolojik süreçler ayrı değildir. İki ucun birinden başlayarak diğerini etkileyip değiştirebilirsin.
Belirtiler değil insanlar tedavi edilmelidir.
Ego ilişkilerde var olur. O yüzden birliklere, topluluklara, kulüplere ihtiyaç var. Rotary, Lion, Mason... Tüm bunlar başka yollardan ilgi çekmeyi başaramayan insanlara ilgi sağlamak için vardır. Hepsi o.
Mutsuzluk ulaşılması çok zor bir durumdur Ama sen bunu başardın, imkânsızı gerçekleştirdin. Çünkü mutsuzluk aslında doğaya aykırıdır, kimse mutsuz olmayı istemez, ancak herkes mutsuzdur. Her çocuk dünyaya coşkulu gelir.
Her çocuk bir tanrı olarak doğar ve her insan bir deli olarak ölür.
Yaşayan insanlar yüzme bilmiyorlarsa boğulurlar, bu çok
gariptir çünkü öldükleri zaman tekrar yüzeye çıkarlar. Belli ki ölü insan
yaşayanın bilmediği bir şeyler biliyor. Ölü insan tamamen kendini bırakmış
durumda, en iyi yüzücü sadece suyun yüzeyinde kalır. Başarılı yüzücü ölü bir
beden gibi kendini akıntıya bırakır. Kutsal veya değil her nehir eninde sonunda
denize kavuşur. Var oluşa güven. Doğaya güven. Eğer tüm insanlık mücadele
yerine rahatlamayı öğrense, çaba göstermek yerine kendini bırakabilse bilincin
kalitesinde büyük bir değişim olur.
Varoluşla uyum içindeki her şey doğrudur ve varoluşla uyumsuz olan her şey yanlıştır. Hayat çok hızlı ilerler. Durağan değil dinamiktir.
Tüm bilincimiz acıya odaklı. Sadece dikenleri sayarız, hiç çiçeklere bakmayız. Doğa acının bilincinde olmayı şart ve kaçınılmaz kılmıştır ama zevkin neşenin coşkunun birinde olman için iç sesini dinle, işte meditasyon budur.
Unutma öfke iki kaynaktan boşaltılır: dişler ve parmaklar. Tüm hayvanlar öfkelendiklerinde dişleriyle ısırırlar veya elleriyle saldırırlar.
Maske kullanma, bedeli ne olursa olsun dürüst kal. Sahici ol. Şimdiki zamana sadık kal. Çünkü tüm yalanlar geçmişten ya da gelecekten içeri sızar.
Şimdiye sadık kal. Şimdi ve burada var olmak sahici olmaktır.
Sağlığın tarifini hatırla, bedenini hiç hissetmediğinde sağlıklısın demektir. Bacağınız ağrıyorsa vardır, ağrın yoksa orada değildir.
Aynı şey sağlıklı beyin için de geçerlidir. Akıl sakinse hissedilmez. Beden ve beyin birlikte sessiz bulunurlarsa ruhu daha kolaylıkla gülerek hissedebilirsin. Ciddi olmaya hiç gerek kalmaz.
İnsan doğası diye bir şey yoktur. İnsan sayısı kadar insan doğası mevcuttur.
Bedenin kendi bilgeliği aklınkinden çok daha derindir. Akıl olgunluğa erişmiştir, beden ise milyonlarca yıl akıl olmadan ayakta kalmıştır. Akıl sonradan gelmiştir, henüz birçok şeyi bilmiyor.
Yaşanmayan her deneyim etrafında asılı kalacak orada ısrarla öylesine duracaktır. Bitir beni, yaşa beni, tamamla beni der... Her deneyimin doğasında sonuçlandırma eğilimi ve isteği vardır. Bittiği zaman buharlaşır gider. Bitmezse inatla kalır. Sana eziyet eder ve kanına girer, dikkatini dağıtır.
Önce bedenini rahatlat, sonra beynini. Eğer bedenin dinleniyorsa beynin de deneyecektir. Çoğu insan işe zihinden başlar ve başarısız olurlar çünkü yanlış yerden başlamış olurlar. Her şey doğru sırada yapılmalıdır.
İnsan dışında varoluşun tümü bir danstır. Varoluşun tümü çok kaygısız bir şekilde ilerler, hareket eder. Ağaçlar büyür, kuşlar öter, nehirler akar ve yıldızlar dolaşır. Her şey gayet rahat bir şekilde olur, elem yok, endişe yok ve hiçbir fazlalık yok. İnsan dışında. İ
İnsan kendi beyninin kurbanı olmuştur. İnsan tanrıları aşıp hayvanlardan düşük olabilir.
Cinselliğini bastırırsan yemeğe olan ilgin takıntı boyutuna gelecektir. Sorunun çıkma nedeni çocuk için ilk yemek ve sevgi deneyimlerinin birbiriyle çok yakından ilgili olmasıdır. Anne sevecen değilse çocuk güvenemez, elinden geldiğince çok süt içmesi gerektiğini düşünür. Eğer bir şekilde aşk enerjisini bloke ediyorsan bu enerji yemeğe duyulan ilgiye dönüşür. Sevgi gören insan yemekle çok ilgilenmez veya daha normal bir ilgisi olur.
Aşkın güzel bir yanı var, asla fazlası olmaz.
Tek bir günah vardır o da mutsuz olmak.
Meditasyon ve ilaç sözcükleri aynı kökten türemişlerdir. İlaç fiziksel hastalıkları, meditasyon ise ruhsal olanları iyileştirir. İyileşmek ve bütünlük kelimeleri de aynı kökten gelirler.
Sen kafa ve beden diye ikiye ayrılmıyorsun. Sen kafa-bedensin,
yani psikosomatik. Bedenle her yapılan zihnine, zihin ile her yapılan da bedene
nüfuz eder.
Her gün dünyanın her yerinde sarhoşlar düşer ama bir yerlerini kırmazlar. Her sabah birileri onları sokaktan toplayıp evlerine götürür. Ama düşüp durmaları tuhaftır. Sarhoş yaralanmaz. Çünkü düştüğünü bilmiyordur. O yüzden gerilmez. Eğer gerginliği yaşamadan düşebilirsen canın yanmaz. Bunu sarhoşlar ve çocuklar bilir. Sen nasıl oldu da unuttun?
Bilinçli insan bedende yaşar bedenini sever keyfini sürer
ama bedenden ibaret değildir. İçinde tüm bölümleri açacak bir şey barındığı
bilir.
Ağaçların hiçbir yere gidemiyorlar ama yine de mutlular. Mutluluğun peşinde koşmazlar, yağmur yağdığındaki neşelerini, rüzgara estiğindeki keyiflerini görmüyor musun?
Kökleri var bir yere gidemezler yine de yaşam onlara geliyor.
Her şey gelir. Sen alacak kapasiteni arttırırsan her şey kapını çalar.