Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı -Stephen R. Covey

01/04/2017

Karakterimiz genelde alışkanlıklardan oluşur: düşünce ek, eylem biç; eylem ek, alışkanlık biç; alışkanlık ek, karakter biç; karakter ek, kader biç...

"Kimse bir başkasını değişmesi için ikna edemez. Hepimiz ancak içeriden açılabilen bir değişim kapısında nöbet bekleriz. Bir başkasının kapsını, tartışarak ya da duygularına seslenerek açamayız." - Marilyn Ferguson

1. Alışkanlık: PROAKTİF OL

Biz duygularımızdan ibaret değiliz. Ruhsal durumlarımızdan ibaret değiliz. Hatta düşüncelerimizden de ibaret değiliz.

Etkiyle tepki arasında, insanın en büyük gücü olan seçme özgürlüğü vardır. Bu seçme özgürlüğünün içerisinde öz bilinç, hayal gücü, vicdan ve özgür irade bulunur.

Bir değeri bir uyaranın önüne geçirme yeteneği, proaktif insanın özünü oluşturur.

"İzniniz olmadıkça kimse size zarar veremez." - Eleanor Roosevelt

"Biz kendi elimizle teslim etmedikçe, onlar özsaygımızı alamaz." - Gandi

İnsan içtenlikle ve dürüst bir biçimde "Bugün böyle olmamın nedeni dün yaptığım seçimlerdir" demedikçe, "Başka bir yol seçiyorum" da diyemez!

İnisiyatif alın, hatta "çözüm satın". "B ve İ"ninizi kullanın (Beceri ve İnisiyatif).

Bir şirkette bir kriz patlak vermişse yapılması gereken çalışma şu sorularla ilişkilendirilmelidir:

  1. Bize ne oluyor? Hangi etkiyle yüz yüzeyiz?
  2. Gelecekte ne olacak?
  3. Biz ne yapacağız? Biz bu durumda inisiyatifi nasıl ele alabiliriz? - Beyin fırtınası
  4. İş ne düzeyde?

Sevin... İşinizi, eşinizi, herkesi, her şeyi... Sevmek bir fiil, bir eylemdir! Sevgi yani duygu sevme eyleminin bir ürünüdür. Sevgi, sevme eylemleriyle harekete geçirilen bir değerdir. Onun için hizmet edin, kulak verin, anlayış gösterin, takdir edin, onaylayın...

Duygularımız eylemlerimizi denetliyorsa, bunun nedeni sorumluluklarımızdan vazgeçmemiz ve duygularımıza bu yetkiyi vermemizdir...

Proaktif insanlar, çabalarına odak noktası olarak Etki Alanı'nı seçerler. Pozitif enerji Etki Alanı'nı genişletirken, Negatif enerji bu alanı daraltır.

Karşılaştığımız sorunlar şu 3 gruptan birine girer:

  1. Dolaysız denetim (kendi davranışlarımızla ilgili sorunlar). Bu sorunlar alışkanlıklarımızın üzerinde çalışarak çözülür.
  2. Dolaylı denetim (başkalarının davranışlarıyla ilgili sorunlar). Bu sorunlar etkileme yöntemlerimizin değiştirilmesiyle çözülür.
  3. Denetim dışı (hiçbir şey yapamayacağımız sorunlar). Bu sorunlar gülümseyerek, gönül rahatlığıyla kabullenip onlarla birlikte nasıl yaşanacağını öğrenerek çözülür.

"Tanrım bana değişebilecek ve değiştirilmesi gereken şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştirilemeyecek şeyleri kabullenmek için huzur, aradaki farkı anlamak için de bilgelik ver..."

Durumumu düzeltmeyi gerçekten istiyorsam, denetimim altındaki tek şey üzerinde çalışabilirim: KENDİM.

Bir hataya proaktif yaklaşım, hatayı hemen kabul etmek, düzeltmek ve ondan ders almaktır.

"Başarı, başarısızlığın uzak yanındadır." - T.J. Watson

Etki alanımızın tam ortasında söz verme ve tutma yeteneğimiz yer alır. Bu gelişmemizin de özüdür.

2. Alışkanlık: SONUNU DÜŞÜNEREK İŞE BAŞLA

Başarı merdivenini tırmanmak için çaba üstüne çaba harcayıp sonunda merdivenin yanlış duvara dayalı olduğunu anlamak inanılmayacak kadar kolaydır. İnsanlar elde ettikleri başarılara karşın, birdenbire kendileri için çok daha değerli olan şeyleri kaybettiklerini anlarlar. Eğer merdiven doğru duvara dayanmamışsa, attığımız her adım bizi hızla yanlış yere götürür.

Kendi cenazenizde "merhumu nasıl tanırdınız?" sorusu karşısında insanların hakkınızda neler söylenmesini istediğinizi dikkatlice düşünürseniz, kendi başarı tanımınızı bulursunuz. Belki de uğrunda çabaladığımız itibar, başarı, para ya da başka bir şey aslında doğru duvarın bir parçası bile değildir.

Her şey ki kez yaratılmıştır. Her şeyin bir zihinsel, yani ilk yaratımı; bir de fiziksel yan ikinci yaratımı vardır. Yaşamımızın her bölümünse bir ilk yaratım vardır. Bizler, ya kendi proaktif tasarımımızın ikinci yaratımı, ya da başka kişilerin gündemlerinin, koşullarının ya da eski alışkanlıklarının ikinci yaratımı oluruz.

Yöneticilik işleri doğru yapmaktır. Liderlik ise doğru olanı yapmaktır. Yöneticilik başarı merdivenini tırmanma becerisidir, liderlik ise merdivenin doğru duvara dayalı olup olmadığını belirler. Lider en yüksek ağaca tırmanarak etrafı inceleyen ve sonra da "Yanlış ormandayız!" diye bağıran kişidir. Bize gereken daha çok bir vizyon ya da hedef ve pusuladır. İçimizdeki pusula bize her zaman doğru yönü gösterir.

Kişisel bir Misyon Bildirgesi yazmak için Etki Alanımızın merkez noktasından başlamamız ve bu alanı genişletmemiz gerekir. Bu ÜY (Üretme Yeteneği) çalışmasıdır. Yaşantımızın merkezinde ne varsa, Güvenlik Rehberlik, Bilgelik ve Gücümüzün kaynağını o oluşturur.

  • Güvenlik: Değer anlayışımız, kimliğimiz, özsaygımız
  • Rehberlik: yaşamımıza yön veren kaynaktır. Standartlar, ilkeler ve üstü örtülü kıstaslar
  • Bilgelik: yaşama bakış açımız, denge duygunuz, yargı, ayırt etme
  • Güç: hareket etme becerisi, kuvvet, kudret, yaşamsal enerji

Birçok "yaşlı" çocuk, yaşamını annesiyle babasından gizlice ya da açıkça nefret ederek geçirir. Onları geçmişteki kötü davranışları, ihmalleri ya da çocuklar arasında ayrım yaptıkları için suçlarlar. Yetişkinlik dönemlerinin merkezi bu nefrettir. Ona eşlik eden doğrulayıcı, reaktif senaryoyu yaşarlar.

Dünyada doruk performans gösteren bazı insanlar olayı önce görüyor, hissediyor, yaşıyor sonra da gerçekleştiriyorlar. Sonunu görerek işe başlıyorlar.

Kurumlarda veya ailelerde "Katılım yoksa bağlılık da olmaz!".

3. Alışkanlık: ÖNEMLİ İŞLERE ÖNCELİK VER

"En önemli şeyler, asla en önemsizlerin insafına bırakılmamalı" - Goethe

Bu alışkanlık 1. Ve 2. Alışkanlıkların özel meyvesi, pratikte hayata geçirilmesidir. 1. Alışkanlık "Yaratıcı Sensin. Yönetim Sende" der. Temelinde hayal gücü, vicdan, özgür irade ve öz bilinç vardır. 2. Alışkanlık zihinsel yaratımdır. 3. Alışkanlık ise fiziksel yaratımdır.

Liderlik her şeyden önce son derece güçlü bir sağ beyin etkinliğidir. Daha çok bir sanattır. Temelinde bir felsefe vardır.

Soldan yönet, sağdan liderlik et!

Disiplin mürit, havari ya da öğrenci anlamına gelen "disciple" sözcüğünden türetilmiştir. Kendi derin değerlerinizin ve bunların kaynağının havarisi, müridi sizsiniz.

Başarılı insanların, başarısızların hoşlanmadığı şeyleri yapmak gibi bir alışkanlıkları vardır. Hedefe varma arzularının gücü hoşnutsuzluklarını yener.

Önceliklere göre örgütlenip uygulamaya geçin.

Önemli - Acil (1), acil değil (2)

Önemli değil - Acil (3), acil değil (4)

Etkili insanlar 3 ve 4 den uzak dururlar. 2. Karede daha fazla zaman geçirerek 1. Kareyi olması gereken boyutlara indirirler. Etkili kişilerin zihinleri sorunlara değil, fırsatlara açıktır.

Pareto ilkesi: Sonuçların %80'i, etkinliklerin %20'isinden doğar.

Çoğu zaman "iyi", "en iyi"nin düşmanıdır.

Bir işin yapılmasını istiyorsanız, meşgul birine verin!

İşin anahtarı, programınızdaki işleri önceliklerine göre sıralamak değil, öncelikli işlerinizi programlamaktır.

İnsanlar söz konusu olduğunda verimliliği düşünemezsiniz. İnsanlar konusunda etkili olmayı, nesneler konusunda verimli olmayı düşünürsünüz.

Unutmayın ki, hüsran duygusu beklentilerimizin bir işlevidir. Beklentilerimiz ise çoğu zaman kendi değerlerimiz ve önceliklerimizin değil, toplumsal aynanın bir yansımasıdır.

Yetki vermek Ü ve ÜY'yi arttırmaktır. Bütün yaptıklarımızı, zamanı ya da insanları yetkilendirerek başarırız. Zamanı yetkilendiriyorsak verimliliği, başka insanları yetkilendiriyorsak da etkili olmayı düşünüyoruz demektir. Yöneticilik esas olarak manivelanın (tahterevalli) dayanak noktasını ileri kaydırmaktır. Etkili bir yönetimin anahtarı ise başkalarına YETKİ VERMEKTİR.

Kaptanlık Yetkisi vermek: Bunun odak noktası yöntemler değil sonuçlardır. Bu yetkiyi vermek 5 alandaki beklentiler bakımından peşinen karşılıklı anlayış ve bağlılık gerektirir.

  1. İstenilen Sonuçlar. Bunu gözünüzün önünde canlandırın. Nasıl? Değil. Ne?
  2. Yöntemler az olmalı ama önemli kısıtlamaları içermelidir. Ne yapılmalı? Değil. Ne yapılmamalı? Sorumlu tutun.
  3. İnsani, maddi, teknik ve kurumsal.
  4. Hesap verme sorumluluğu. Raporlama. Performans standartları.
  5. Neticeler

Güven insan motivasyonunun en yüksek şeklidir. İnsanların en iyi yanlarını ortaya çıkarır!!!

Kaptan kendi kendisinin patronu haline gelir ve üzerinde anlaşmaya varılmış istenen sonuçlara bağlılığı gerektiren vicdanı tarafından yönetilir.

Genel Zafer

"Güven yoksa dostluk olmaz, kişisel bütünlük yoksa güven de olmaz." - Samuel Johnson

Seçtiğimiz yoldan gelmemiş olsaydık, bulunduğumuz yere erişemezdik!

Davranışlarınızla başınıza açtığınız sorunlardan konuşarak kurtulamazsınız. Kökler olmadan meyve alamazsınız. Özel Zafer Genel Zafer'den önce gelir. Kendine egemen olmak ve kendini disipline sokmak, başkalarıyla iyi ilişkiler kurmanın temelidir. Ancak kendinizi tanımazsanız, kontrol etmezseniz, kendinize egemen olamazsanız, kendinizi sevmeniz de çok zor olur, bunu ancak kısa süreli, yapay ve yüzeysel bir biçimde yapabilirsiniz.

Herhangi bir ilişkiye kattığımız en önemli unsur, ne dediğimiz ya da ne yaptığımız değil ne olduğumuzdur!

Duygusal Banka Hesabı

Kibarlık, incelik, dürüstlük ve verdiğimiz sözlere bağlı kalmak yoluyla Duygusal Banka Hesabı'na yatırım yaparız.

Evlilikler büyük bir güven birikimi ve sürekli yatırımla beslenmemişse bozulur. Bu tür evlilikler sadece çocuklar, cinsel ihtiyaçlar, toplum baskısı ya da imajı koruma isteği yüzünden sürdürülür.

Düzenli bir biçimde görüştüğümüz insanlarla olan hesabınıza daha istikrarlı yatırımlar yapmanız gerekir.

Örneğin oğlunuz bazı önemli kararlar vermeye çalışıyor. Ona yardımcı olacak bilgi ve sağduyuya sahip olabilirsiniz ama hesabınız bakiyesiz ise oğlunuz sonunda kararlarını kısa vadeli bir duygusal bakış açısıyla verecektir, bu ise uzun vadede pek çok olumsuz sonuca yol açabilir. Yapabileceğiniz en önemli yatırım bir yargıya varmadan, nutuk atmadan ya da söylediklerine kendi yaşam öykünüzü katmadan onu dinlemek ve anlamaya çalışmak olacaktır.

Anlık çözüm yoktur. İlişkileri kurmak ve onarmak uzun vadeli yatırımlardır. Karşındaki kişinin önem verdiği şey sizin için o kişi kadar önemli olmalıdır.

İnsanlar aslında içten içe çok yumuşak, çok duyarlıdırlar.

İlişkilerde karşılaşılan neredeyse tüm zorlukların nedeni, roller ve hedefler konusunda birbirine zıt ya da belirsiz beklentilerdir. Belirsiz beklentiler yanlış anlamalara, düş kırıklıklarına ve güvenin kaybolmasına yol açar.

Kişisel Bütünlük Sergilemek

Kişisel bütünlük dürüstlüğü içerir ama ondan öte bir şeydir. Dürüstlük, doğruyu söylemek, bir başka deyişle, sözlerimizi gerçeğe uydurmaktır. Kişisel bütünlük ise gerçeği sözlerimize uydurmak, bir başka deyişle, verdiğimiz sözleri tutmak ve beklentileri yerine getirmektir.

Güvenilmek sevilmekten üstündür...

"Zalim olan zayıflardır. İncelik sadece güçlülerden beklenebilir." - Leo Roskin

Hata yapmak başka, bunu kabul etmemek bambaşkadır. İnsanlar zihin hatalarını, yargı hatalarını affederler. Ama gönül hatalarını, kötü niyeti, sakat dürtüleri, ilk hatanın gururla haklı çıkarılarak örtbas edilmesini kolay kolay affetmezler.

"Kitlelerin selameti için durmadan çalışıp didinmektense, kendinizi tek bir kişiye tam anlamıyla vermeniz daha soylu bir davranıştır." - Dag Hammarskjold

4. Alışkanlık: "KAZAN/KAZAN" DİYE DÜŞÜN

Kökü değiştirmeden meyveyi değiştiremezsiniz. Tutum ve davranışlar üzerinde çalışmak, yaprakları kırpmak olur.

İnsani Etkileşimin Altı Paradigması: Kazan/Kazan, Kazan/Kaybet, Kaybet/Kazan, Kaybet/Kayber, Kazan, Kazan/Kazan veya Anlaşma Yok

Kazan/Kazan üçüncü alternatife duyulan bir inançtır. İnsanlar potansiyellerine ya da mevcut kapasitelerinin tamamını kullanıp kullanmadıklarına göre değerlendirilmezler. Diğer insanlarla karşılaştırılarak derecelendirilirler.

Evliliğinizde kim kazanıyor? Sorusu gülünçtür. İki kişi de kazanmıyorsa ikisi birden kaybediyor demektir. Hayatın büyük bir kısmı bağımsız değil, karşılıklı bağımlı bir gerçekliktir.

Kaybet/Kazan, Kazan/Kaybet'ten de kötüdür. Çünkü ne istekleri, ne beklentileri ve de vizyonu vardır. Kaybet/Kazan diye düşünenler, pek çok duyguyu içlerine atarlar. Dışa vurulmayan duygular ise hiçbir zaman kaybolmaz, diri diri gömülür ve sonradan çok daha çirkin bir biçimde ortaya çıkar. Psikomatik bozukluklar, özellikle solunum, sinir ve dolaşım sistemi hastalıkları çoğu zaman Kaybet/Kazan zihniyetinin baskı altında tuttuğu birikmiş öfke, derin düş kırıklığı ve boşa çıkan umutların yeniden canlanmasıdır.

Pek çok kişi Kazan/Kaybet düşüncesizliğinden Kaybet/Kazan gevşekliğine gidip gelirler.

Gerçek bir Kazan/Kazan'a ulaşamıyorsanız, çoğu zaman "Anlaşma Yok" seçeneğini yeğlemeniz daha iyi olacaktır. Bu yaklaşımın en doğru olduğu nokta bir iş ilişkisi ya da girişiminin başlangıcıdır.

Kazan/Kazan diye düşünmek kişiler arası liderlik alışkanlığıdır. Birbirinden öğrenmeyi, birbirini etkilemeyi ve karşılıklı yararları içerir. Bu ilke başarının temelidir ve yaşamın karşılıklı bağımlı beş boyutunu kapsar: Karakterle başlar, ilişkilere doğru ilerler, bundan anlaşmalar doğar, yapı ve sistemlerin kazan/kazana dayalı olduğu bir ortamda beslenir ve süreci içerir.

Karakter

  • Kişisel Bütünlük: Kendimize biçtiğimiz değer
  • Olgunluk: Cesaretle düşüncelilik arasındaki denge. İyi değil cesaretli de olmanız gerekir. Yalnız empatik değil güvenli de olmanız gerekir. Yalnız duyarlı ve düşünceli değil yürekli de olmanız gerekir.
  • Bolluk Zihniyeti: Ortada herkese yetecek kadar bir şeyler olduğu. Kıtlık zihniyeti ise hayatın sıfır toplam paradigmasıdır. Birinin kazancının ötekinin kaybı olduğu varsayımıdır. Bu zihniyete sahip insanlar farklılıkları itaatsizlik ve sadakatsizlik olarak görürler.

Kendi benliğimizin derinliklerini -senaryoların, öğrendiğimiz tutum ve davranışların ötesine geçerek- yeterince araştırırsak, hem Kazan/Kazan, hem de diğer bütün doğru ilkeler kendi yaşamımızda geçerli olur.

Bir anlaşmada onu ruhen destekleyecek karakter ve ilişki temeli yoksa yazıya dökülmesi pek bir şey ifade etmez.

Anlaşmalar

  • İstenilen sonuçlar (yöntemler değil) neyin ne zaman yapılacağını belirler
  • Kurallar, sonuçların alınacağı parametreleri (ilkeler, politikalar vb) belirginleştirir
  • Kaynaklar, sonuçların alınmasına yardımcı olacak insani, mali, teknik ya da kurumsal destekleri tanımlar
  • Hesap verme sorumluluğu, performans standartlarını ve değerlendirme zamanını düzenler.
  • Neticeler değerlendirmelerin sonucunda - iyi ve kötü, doğal ve mantıklı - ne olduğunu ve olacağını belirler.

Kişileri yargılamaktansa kendilerini yargılamalarına izin vermek insan ruhunu yücelten bir davranıştır.

Sorumlu, proaktif, kendini yönlendirebilen bireyler bir göreve serbest bırakıldığı zaman, bunun hem insanlar, hem de çalıştıkları kurumlar açısından sonuçları her zaman şaşırtıcı olmuştur.

Bir yönetici, yanında çalışan herkesin baş yardımcısı olduğunda, denetim alanını büyük ölçüde genişletir.

Kişisel bütünlük ve güvene dayalı bir ilişki olmadıkça, başlangıçta bir anlaşma oluştursanız bile sürdüremezsiniz.

5. Alışkanlık: ÖNCE ANLAMAYA ÇALIŞ, SONRA ANLAŞILMAYA

Bir göz doktoru sizi muayene etmeden önce size kendinde işe yaradığını söylediği gözlüğünü önerseydi ne hissederdiniz? Yardıma ihtiyacınız olduğunda tekrar o göz doktoruna gider miydiniz? Ama fark ettiniz mi iletişim kurarken, öneride bulunmadan önce ne kadar sağlıklı teşhis koyuyoruz?! Konuya balıklama atlamaya ve her şeyi öğütlerle çözmeye öyle eğilimliyiz ki? Önce anlamaya çalışın sonra anlaşılmaya...

İnsanları etkilemenin gerçek anahtarı insanların sizin nasıl bir insan olduğunuzu anlamalarına ve sizi algılamalarına bağlıdır.

"Benzersizliğimden etkilenmediğiniz sürece, ben sizin tavsiyelerinizden etkilenmem." Yürekler arası alışverişi sağlamak için de Duygusal Banka Hesapları yaratmalısınız.

Empatiyle Dinlemek

Çoğu insan karşısındakini anlamak amacıyla değil, yanıtlamak amacıyla dinler. Ya konuşurlar ya da konuşmaya hazırlanırlar. Konuşmalarımız kolektif monologlara dönüşür!

4 dinleme düzeyi vardır: 1. Onu hiç dinlemiyoruzdur. 2. Dinliyor gibi yapıyoruzdur. 3. Seçerek dinliyoruzdur. 4. Dikkatle dinliyoruzdur. Pek azımız beşinci düzey olan Empatiyle Dinlemeyi yani kendisini karşısındakinin yerine koyarak dinlemeyi dener.

Empatiyle dinleme Duygusal Banka Hesabına yatırılan büyük bir meblağdır. Karşınızdaki kişiye "psikolojik solunum" olanağı verir.

Karşılanan ihtiyaçlar motivasyon işlevi görmez. Motivasyonu sağlayan, sadece karşılanmamış ihtiyaçlardır. Bir insanın fiziksel yaşamını sürdürmek dışındaki en büyük ihtiyacı psikolojik yaşamını sürdürmek; yani anlaşılmak, onaylanmak, değer verilmek, takdir edilmektir.

Etkileyebilmek için etkilenmeniz gerekir.

Teşhise güvenmiyorsanız reçeteye de güvenmezsiniz.

Empatiyle dinlemenin kolaydan zora becerileri:

  1. İçeriği yinelemek. Sözleri dinler ve tekrarlarsınız.
  2. İçeriği başka şekilde ifade etmek. Konuyu kendi sözlerinizle açıklarsınız.
  3. Sağ beyninizi deveye sokmak. Duyguyu yansıtırsınız.
  4. Bu aşamaya geldiğinizde 2 ve 3'ü birlikte kullanmayı öğrenirsiniz. İçeriği başka şekilde ifade eder ve duyguyu yansıtırsınız.

Beceriler, anlamak için samimi bir istek duyulmadıkça etkisiz kalır.

Anlaşılmayı sağlamak için yapacağınız sunumlarda Yunanlıların görkemli felsefesi olan ETOS, PATOS, LOGOS dan yaralanabilirsiniz.

ETOS: sizin kişisel inandırıcılığınızdır. Uyandırdığınız güvendir. Duygusal Banka Hesabınızdır.

PATOS: Empatik yanınızdır, duygudur.

LOGOS. Mantıktır, sunumun akıl yürütme kısmıdır.

Doğrusu bu sıralamadır. Çoğu insan mantıkla başlar ve hata eder.

Başkalarını daha iyi anladıkça onları daha fazla takdir edersiniz! Bu kişilere duyduğunuz saygı da artar. Bir başka insanın ruhuyla temasa geçmek, kutsal topraklarda yürümektir.

6. Alışkanlık: SİNERJİ YARAT

Sinerjide bütün, parçaların toplamından daha büyüktür. 1+1=3 ya da daha fazlasına eşit olur. Sinerjinin özü farklılıklara değer vermektir. Onlara saygı göstermek, güçlü yanlarından destek almak, zayıf yanlarını telafi etmektir.

"En kişisel olan şey, en genel olandır" - Carl Rogers

İnsanlar gerçek sinerjiyi yaşadıktan sonra, bir daha eskisi gibi olamazlar.

Uzakdoğu felsefesinin dediği gibi "bizler ustaları taklit etmeye çalışmak yerine, onların aradığı şeyleri ararız."

Budizm bunu "Orta Yol" diye tanımlar. Orta bu bakımdan uyuşma demek değildir. Daha yüksek anlamına gelir, bir üçgenin tepesi gibi. Bu bir alışveriş değil bir dönüşümdür. Her iki taraf da gerçekten istediği şeyi elde eder ve süreç içinde ilişkileri de güçlenir.

Güvenliği olmayan insanlar her türlü gerçekliğin kendi paradigmalarına uyması gerektiğini düşünürler. İlişkinin gücünün başka bir bakış açısı edinmeye bağlı olduğunu kavrayamazlar.

Mantıksal, sözel, sol beyin düşünce tarzını yansıtan senaryoya derinden bağlı olan kişiler, bu düşüncenin büyük bir yaratıcılık gerektiren sorunların çözülmesinde ne kadar yetersiz olduğunu keşfederler.

Hayat sadece mantıksal değil, aynı zamanda duygusaldır.

İki kişi aynı görüşe sahipse, birisi gereksiz olur.

7. Alışkanlık: BALTAYI BİLE. KENDİNİ DENGELİ BİR BİÇİMDE YENİLEME İLKELERİ

Yedinci alışkanlık kişisel ÜY'dir. Sahip olduğunuz en büyük kaynağı-kendinizi- korumak ve geliştirmektir. Doğanızın 4 boyutunu -fiziksel, ruhsal, zihinsel ve sosyal/duygusal- yenilemektir.

Dayanıklılık kalbinizin bütün vücudunuza kan pompalama yeteneğiyle sağlanır.

İdeal olanı, kalp atışlarınızı azami nabzınızın %60'ına kadar yükseltmeye çalışmanızdır. Örneğin 40 yaşınızdaysanız, egzersiz yaparken kalp atışlarınızın dakikada 108 olmasını hedeflemeniz gerekir (220-40=180 x 0.6=108)

Duygusal kaslar da aynı fiziksel kaslar gibidir=SABIR. Sabrınızın sınırını daha önce dayandığı noktayı aşıncaya kadar zorlarsanız, duygusal lif kopar. Doğa bunu fazlasıyla telafi eder ve lif bir dahaki sefere daha da güçlü olur.

Doğa kendisini onun kucağına bırakan kişileri kutsar.

Başkalarına hizmet ettiğiniz sürece işinizi iyi yaparsınız. Kendiniz dışında hiç kimseye yararlı olmuyorsanız o kadar iyi yapamazsınız.

"Hayatın en büyük savaşları her gün ruhun sessiz odasında geçer." - David O. McKay.

Okumayan kişi, okumayı bilmeyenden daha iyi durumda değildir!

Zihinsel huzura ancak, yaşamınız doğru ilkeler ve değerlerle uyum içinde olursa kavuşursunuz. Bunun başka yolu yoktur.

"Hayat benim için yanıp sönüverecek bir mum değil, şu anda yükseltmem gereken bir çeşit meşaledir. Gelecekteki kuşaklara devretmeden önce de, nu meşalenin mümkün olduğu kadar parlak alevlerle yanmasını istiyorum." - Bernard Shaw

"Hizmet, bu dünyada yaşama ayrıcalığı için ödediğimiz kira bedelidir." - N. Eldon Tanner

"Bir insana olduğu gibi davranırsanız, olduğu gibi kalır. Bir insana olabileceği, olması gerektiği gibi davranırsanız, olabileceği ve olması gerektiği gibi olur." - Goethe

Ekonomik güvenliğinizin kaynağı işinizde değil, üretme gücünüzdedir. Düşünmek, öğrenmek, yaratmak ve uyum sağlamaktır. Gerçek mali bağımsızlık budur, servete değil, servet yaratma gücüne sahip olmaktır. O güç, insanın içindedir!!!

Vicdan doğru ilkelere uyup uymadığımızı sezen ve bizi onların düzeyine yükselten doğal yetidir.

Müstehcen, kaba ya da pornografik şeyler de, daha yüksek duyarlılıklarımızı uyuşturan içsel bir çöküntüye yol açar.

Bahçesinin düzenli olmasını isteyen kişi, yaban otlarına bir alan ayırmaz!

Çocuklarımıza bırakabileceğimiz iki kalıcı miras var: Biri kökler, diğer is kanatlar. Onlara kanatlar vermenin bir anlamı da bize aktarılan olumsuz senaryoları aşma özgürlüğünü tanıyarak onları güçlendirmektir.

Kuşaklar boyunca ailenizde görülen bir eğilim sizde sona erebilir. Siz değiştirici bir insansınız. Geçmişle gelecek arasındaki bir bağsınız. Kendinizdeki değişiklik, ilerde pek çok yaşamı etkileyebilir.

"Yapmakta ısrar ettiğimiz şey gitgide kolaylaşır. İşin niteliği değiştiği için değil, o işi yapma yeteneğiniz arttığı için." - Emerson.

"Biz ruhsal bir deneyim yaşayan insanî varlıklar değiliz. İnsanî bir deneyim yaşayan ruhsal varlıklarız." - Teilhard de Chardin