Profesyonel Kuaför Nasıl Olmalıdır?
Sizlere profesyonel ve bilinçli bir kuaför ile alelade bir kuaförün en önemli farkı olan konsültasyon, teşhis ve tavsiye hizmetlerinin öneminden bahsetmek istiyorum.
Öncelikle unutmayalım ki hepimiz aslında yetkinliğimiz kadar zamanımızı da satıyoruz. Prodüktivite yani verimlilik ölçümlemesinde temel alınan değer zamandır. Zamanın her geçen gün daha da değerlendiğini ve aynı zaman aralığına daha çok şey sıkıştırmak zorunda olduğumuzu biliyoruz.
Her şeyin ışık hızında paylaşıldığı, iletişim ve haberleşmede sınırların kalktığı, küreselleşmenin etkileşim ve tüketim reflekslerimizi başkalaştırdığı günümüzde hepimiz gün boyu bilinçli veya bilinçsiz olarak 3000'e yakın pazarlama unsurunun etkisinde kalıyoruz.
Tüm bu satın aldırmaya teşvik amaçlı faaliyetlerin ortasında kalan birey, bilinçaltında manipüle olup sahip olma ve tüketim motivasyonu geliştiriyor. Aslında kendisinin tek bir amacı var: Mutlu olmak. Hâlbuki mutluluk, sahip olma, tüketme, başarma, sevildiğini duyma, yeme-içme gibi anlık hazlarda değil bu hazların peşinde olmak yerine kendinizi gerçekleştirme sürecinde ortaya çıkan bir ruh hâlidir.
Kendini gerçekleştirmenin temel dayanağı ise insanın kendisiyle tanışması, barışması ve kendi potansiyelini fark etmesiyle oluşabilir. Potansiyel ise sadece yetkinlikte değil aynı zamanda intiba, enerji, yetenek ve çekicilikte de bulunur.
Siz kuaförler ise yaşam koçluğu hizmetini aslında kadınların güzellik ve çekicilik potansiyellerini açığa çıkarma ve arttırma konularında yapmalısınız.
Sizce intiba, çekicilik, imaj ve stil potansiyelleri nasıl analiz edilir? İnsanın kanındaki kolesterol, şeker gibi değerler laboratuvar ortamında tahlil edilebiliyor. Peki, insanın ruhundaki var oluş, yaradılış ve ukdelerle ilgili hangi tahlilleri hangi laboratuvarda yapabiliriz?
Aslında kuaför salonumuz bu tahlilleri yapmak için en uygun yerlerden biri... Geriye kalan, gözlemsel analiz, tanı, teşhis ve tavsiye zincirini metodik, bilimsel ve sistematik olarak yapmak.
İmaj konusunda sosyal, demografik, sosyoekonomik, kültürel tabuların gevşediği; etnik, dini, toplumsal ve siyasi melezliğe doğru gidildiği dünyamızda artık monostil (tek stil) değil mültistil (çoklu stil) devri başlamıştır. Kadınlar artık yaş ve çevre faktörlerini daha az önemseyerek kuaförlerinden değişim ve farklılaşma ihtiyaçlarına gerçek bir koçluk bekliyorlar. Sessiz bir çığlıkla bu ihtiyaçlarını kuaförlerine anlatmaya çalışıyorlar.
Yıllarını kuaförlerin uzmanlaşmasına, farklılaşmasına, bilinçli ve kârlı işler yapmalarına adamış olan, ünlü Fransız kuaför, kâşif, eğitmen ve iletişim gurusu olan benim de en yakın arkadaşlarımdan Claude Juillard kadınların ağzından "kuaförüme açık mektup" yazdı. Bugünlerde Türkçeye çevirdiğim "Yeni Görünüm Koçunuz" kitabının başında da yayınlanan bu mektubu aynen aktarıyorum:
Kuaförüme açık mektup...
"Etrafımda yaşayan her şey gibi benim de değişken ve çok özellikli bir tarafım var. Ben diğerlerinden farklıyım ve aynı bir ürün gibi değerlendirilip hemen bir boya önlüğünün altına kapatılmayı kabul etmiyorum. Bana bu şekilde yaklaşan bir daha beni göremez. Benim gerçek bir diyaloğa ihtiyacım var.
Benim nasıl yürüdüğümü hiç görmediyseniz beni nasıl anlayabilirsiniz?! Taşıdığım kıyafetlere dikkat etmediyseniz... Benim bilinçli veya bilinçsiz olarak nelerden hoşlandığımı anlamaya gayret etmediyseniz?!
Benim "dış görünümüm" aslında kişiliğimin bir yansımasıdır.
Artık bana kendi doğru ve güzel algısında ısrar eden bir kuaför istemiyorum. Benim yüz hatlarımı anlayan ve kişiliğimi tespit etmeye çalışan bir profesyonel istiyorum. Bana "göreceksiniz, bu size çok yakışacak!" denmesini istemiyorum. Bana "sizi nasıl görmelerini isterdiniz?" diye sorulmasını istiyorum. Benim kendimi öyle hayal etmeme yardım etmenizi istiyorum. Yani bana artık farklı bir anlayışla yaklaşmanız gerekir. Bir an için saçlarımı unutun, yüzüme ve kişiliğime konsantre olun. Benimsemeye hazır olduğum veya istemediğim tarzın yansımaları olan el ve vücut hareketlerimi deşifre etmeyi bilmelisiniz. Ve belki de bu sayede size sadık kalmayı gerçekten çok isteyen müşterinizi kaybetmekten kurtulmuş olursunuz."
Claude Juillard ne kadar da sade ve direkt bir üslupla birçok kadının duygu ve düşüncelerine tercüman olabilmiş değil mi?
Pekiyi bu kadına siz kuaförlerin cevabı nasıl olacak?
En güzel cevap mültistil teşhis konusunda uzmanlaşmak ve bu metodu her gün her müşterinize uygulamaktır.
Öncelikle onların nelerden hoşlandıklarından değil, nelerden hoşlanmadıklarından başlayın. Çünkü sevgi ve beğeninin karşıtı korkudur. Onları öncelikle korkularından kurtarın. Çünkü çoğunun çevresinden aldığı olumsuz tepkiler veya geçmişinde yaşadığı başarısız tecrübelerden dolayı taşıdıkları korkuları vardır. Sizin korkularınız yok mu? Bence en büyük korkunuz başarısız olmak. "Bana ne yakışır?" sorusuna muhatap kalıp, kendi uygun gördüğünüz bir renk veya stili yaratıp müşterinize bunu beğendirememek, yani dayanaksız, güvensiz, şüpheci ve tedirgin bir ruh haliyle hizmet verip, müşterinizin en son vereceği tepkiyi hiçbir zaman önceden kestirememek. Sadece müşteriniz koltukta otururken değil siz de onun arkasında hizmet verirken çoğu zaman tir tir titriyorsunuz. İtiraf edin.
Bunun tek nedeni bilinçli gözlem yapmamış ve müşterinizin korkularını öğrenmemiş olmanız. O halde ilk yapacağınız şey onu tüm tedirginlik, endişe ve eski negatif tecrübelerinden arındırmak. Bu çalışmayı sadece konuşarak yapamazsınız. Düşüncelerin kelime karşılıkları muğlaktır ve geri bildirimleri de sübjektif olabilir. Yani söz konusu çalışma sadece konuşarak yapılamaz. O halde görsel öğelerden yani dergi ve model kataloglarından yararlanmanız gerekir.
Müşterinize kendi başına yapacağı "sevmem-severim" çalışmasını yaptırın. Bunu için ona 3 tane yeşil, 3 tane de kırmızı pens vererek bunları sevmediği ve sevdiği resimleri işaretlemek için kullanmasını isteyin. Sonra da kendisini bu çalışmada yalnız bırakın. Bırakın sizin için (tabii kendi için de) çalışsın. Bu çalışmayı çok ciddiye alacaktır. Sevmediklerini bulması çok kısa sürecek, fakat sevdiklerini işaretlemesi vakit alabilecektir. Bu çok normaldir, çünkü hepimiz sevmediklerimiz konusunda son derece net ve mutlak, sevdiklerimiz konusunda daha geniş, flu ve muğlakızdır.
Bu çalışmada aslına müşterinize şunu söylemiş oluyorsunuz: "Sizi ve endişelerinizi önemsiyorum, tek ve özel olduğunuzu kabul ediyorum, kendi doğru ve güzellik algımı size dayatmak istemiyorum". Bu sayede korkulardan arındırılmış ve interaktif (karşılıklı olarak etkileme yoluyla yapılan) hale getirilmiş bir diyalogda hem müşteriniz hem de siz yaratıcılık ve hayallerinize yer açmış olacaksınız. Bundan sonrası müşterinize kendisine bir şey satmaya çalışmadığınızı, işinizi doğru yapmak istediğinizi hissettirecek ve müşteriniz tüm tekliflerinize daha açık hale gelecektir. Çünkü güven ve anlayış bağı kurulmuş, Claude Juillard'ın tabiriyle "fiş prize takılmış olur".
"Sevmem-severim" çalışmasında bir sonraki etap müşterinizin yanına geri dönüp kendisinden işaretlediği resimlerde neleri beğenip neleri beğenmediğini sormanızdır. Bu aşamada onun değer ve beğeni yargılarına kişisel hiçbir düşünce ve yorumu eklememelisiniz. Ona geri bildirimleri de "eğer sizi doğru anladıysam" diyerek başladığınız cümlelerde yine onun kullandığı kelimelerle yapmalısınız. Size vereceği "sesli" bir onayla (örneğin. Doğru, Evet, Tamam..." tam güvenli bir teşhis aşaması tamamlanmış ve stres bertaraf edilmiş olur.
Bu konuya ek olarak size salonunuzdaki tüm dergileri ve görsel malzemeleri özenle seçmenizi öneririm. Sihirli bir şekilde, zaman içinde müşterileriniz (hatta çalışanlarınız) salonunuzda bulundurduğunuz dergilere ve o dergilerdeki kadınların stiliyle özdeşleşirler veya salonunuz o tip kadınları çekmeye başlar.
Görsel araçlardan daha da etkili olan bir diğer yöntem de ellerdir. Evet, doğru duydunuz, ellerin de bir dili vardır. Müşterinize ellerini kullanarak saçlarına nasıl şekil verdiğini ve bugün saçlarının nasıl görünmesini istediğini göstermesini isteyebilirsiniz. Eller yalan söylemez, onlar ruhun ve karakterin aynasıdır. Müşteriniz elleriyle size başının neresinde hacim isteyip istemediğini, yüzünde kompleks duyduğu bölgeyi, duygusal alanlarını, saçlarında istediği uzunluğu ve hiç önemsemediği bölgelerini gösterecektir. Her kadın ve erkeğin saçlarına şekil verme sıralama, tarz, sertlik, stil ve hareketleri farklıdır. Kimisi avuç içleriyle, kimisi parmak uçlarıyla, kimisi sert ve hızlı, kimisi sakin ve uzun, kimisi çekiştirerek saçlarına şekil verir. Hatta bazı kadın ve erkekler başlarını aşağı atarak saçlarını şekillendirirler.
Son olarak kendisine banyodan sonra saçlarının dokusunun nasıl olduğunu sorun. Yani nemli iken saçlarının doğal şekli düz, dalgalı veya kıvırcık mıdır? Pekiyi kendisi saçlarının bu doğal şekli ve dokusunu beğeniyor mu?
Artık elinizde, renk, hacim, şekil ve dokuyla ilgili teklif üretebileceğiniz, müşterinize özel ve tamamen güvenli bir dizi kanıt bulunuyor. Bu rasyonel kanıtlardan yola çıkarak mı, yoksa tamamen hayaliniz, önsezileriniz ve şansınıza güvenerek mi bir teklif sunmak size daha az stres yaratır ve başarıyı garantiler?
Unutmayın ki siz de bir insansınız ve gün boyu birçok istek, problem ve gergin durumla baş etmek zorunda kalıyorsunuz. Bazen de yorgun, üzgün hatta hasta olabilirsiniz. Hayatınızı kolaylaştıracak ve size en güvenli ve kesin sonuçları yaratmanızda yardımcı olabilecek tek şey teknik ve metottur. Bunları öğrenmenizi ve uygulamanızı öneririm.
Teşhisi doğru yapmak size para kazandırmaz. Size para kazandıracak olan şey yaratım gücünüz de değildir. Teklif sunmadığınız sürece geliriniz kısıtlı ve sığ kalacak, profesyonel farklılığınız hiçbir zaman anlaşılmayacak ve rakiplerinizin önüne geçemezsiniz. O halde hiçbir teşhisi teklif aşamasına geçmeden sonlandırmayın. Bu aşamada en önemli husus tek bir teklif değil alternatifli yani çifte teklif sunmanızdır. Kimse seçeneksiz bir teklifi kolay kolay kabul etmez ve reddedildiğinizde elinizde hiçbir şey kalmamış olur. Onun için, elde ettiğiniz argümanlar ve tecrübeniz ışığında müşterinize 2 teklif sunmamızı ve bu teklifler arasında hizmet süresi ve fiyat olarak da belirgin bir fark olmasına dikkat etmenizi öneririm. Hatta bazen bu teklifler birleştirilerek üçüncü bir seçenek daha üretilebilir.
Unutmayın hizmet politikanız "kazan-kazan" ilkesine dayalı olmalı, müşteriniz sizden alacağı hizmeti fiyat-kalite dengesi doğru ve kendisi için gerçek bir menfaat olarak görmelidir.
Sizlere son olarak söyleyebileceğim, her konuda iyi olmanın geçerli olduğu devir Antik Yunan çağında dekatlonda birinci gelenin olimpiyat şampiyonu olduğu devirle birlikte kapanmıştır. Her şeyden az bilmek aynı zamanda hiçbir şeyi tam olarak bilmemek anlamına gelir. Uzmanlaşma ve farklılaşmayla hayatta kalma devri ise yeni başlamıştır. Onun için metot, sistem ve farklı tarz sahibi olmanız sağlayacak uzmanlık eğitimlerine zaman ve para ayırınız. Uzmanlaşmak istediğimiz konuyu iyi seçerek onun üzerinde sürekli olarak çalışmamız gerekiyor. Uzmanlık günler, haftalar değil ancak yıllar boyu çalışmayla elde edilebilir. En büyük müzisyenler bile tanınmışlıklarına ve tecrübelerine bakmadan her gün solfej çalışırlar. Uzmanlaşmak kolay değildir, ucuz hiç değildir. Unutmayın bazıları egoları yüzünden kendilerini uzman sanabilirler ve şans eseri elde edilmiş birkaç başarıdan sonra bu yanılsamanın bedelini büyük bedellerle ödeyebilirler. Hatta uzun bir süre başarısızlıklarını görmezden gelip onları kamufle etmeye bile çalışabilirler.
Siz siz olun başarılı görünmeye değil, başarılı olmaya çalışın.
Hepinize hayırlı ve bol kazançlı işler dilerim.